16 Mayıs 2012 Çarşamba

Diyarbakır Kitap Fuarı

TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle 22-27 Mayıs 2012 tarihleri arasında düzenlenecek Diyarbakır 3. Kitap Fuarı TÜYAP Diyarbakır Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

Yaklaşık 100 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla bu sene üçüncü kez düzenlenecek fuarda geniş bir konu yelpazesi içinde konferans, söyleşi, panel, şiir dinletisi gibi 40 kültür etkinliğinde ve imza günlerinde 300 yazar okurlarıyla buluşma imkanı bulacak.

Sabahattin Ali: “Bir Fotoğraf Camı” Sergisi
3. Diyarbakır Kitap Fuarı’nda yer alacak Sabahattin Ali: “Bir Fotoğraf Camı” Sergisi’nde, 41 yıllık kısa yaşamına çok sayıda eser ve tercüme sığdıran, Türkiye’nin farklı yerlerinde öğretmenlik yaparken öğrencileri üzerinde derin izler bırakan, Ankara’da Devlet Konservatuvarı’nın kuruluşunda ve ilk öğrencilerinin yetişmesinde büyük emeği olan Sabahattin Ali’nin en büyük tutkularından biri olan fotoğrafları sergilenecek.
Girişin ücretsiz olduğu fuar 22-26 Mayıs 2012 tarihleri arasında 10.30-19.30 saatlerinde, kapanış günü olan 27 Mayıs 2012 tarihinde ise 10.30-19.00 saatlerinde ziyaret edilebilir.


Carlos Fuentes öldü

Latin edebiyatının güçlü kalemlerinden Meksikalı yazar Carlos Fuentes 83 yaşında öldü.

Fuentes’in ölümünü Meksika Başkanı Felipe Calderon resmi Twitter hesabından "Sevgili dostum ve hayranı olduğum dünyaca ünlü Meksikalı yazar Carlos Fuentes’in ölümünden derin üzüntü duyuyorum" sözleriyle duyurdu. Artemio Cruz’un Ölümü, Terra Nostra, Nora Diaz’lı Yıllar gibi birçok eserin yazarı Carlos Fuentes Meksikalı bir diplomatın oğlu olarak 1928’de Panama’da doğdu. 16 yaşında Meksika ’ya gelerek üniversite eğitimine başladı. Hayatı boyunca muhalif tavrını koruyan ve Meksika tarihini ve toplumsal yapısını büyülü sözlerle anlatan büyük romancı, İspanyol dilinin en büyük ödülü Cervantes de dahil birçok ödülün de sahibiydi. 2001 yılında Meksika Dil Akademisi’nin onur üyesi ilan edilmişti.

Modern Meksika romanının kurucusu kabul edilen Fuentes, hukuk ve ekonomi eğitimi öğrenimlerinin ardından babasının yolundan giderek diplomat oldu. İlk romanı En Şeffaf Bölge’yi 30 yaşındayken yazdı ama uluslararası üne dört yıl sonra yazdığı Meksika tarihini anlattığı romanı Artemio Cruz’un Ölümü’yle ulaştı. 24 roman, onlarca deneme ve tiyatro oyunları ve senaryoları bulunan Fuentes birkaç kez Nobel ödülüne aday gösterilmesine rağmen hiçbir zaman kazananlar listesinde yer alamadı.

İspanyol dilinin diğer güçlü kalemleri Nobel ödüllü yazarlar Gabriel Garcia Marquez ve Mario Vargas Llosa’nın yakın dostu olan Fuentes, Arjantinli N (Enye) dergisiyle yaptığı bir söyleşide "siz de onlar gibi Nobel almak istemez misiniz sorusunu şöyle yanıtlamıştı:

"Kimin hoşuna gitmez Nobel almak, ama ben çocuklara verilen Veracruz ödülünü bile alsam memnun olurum. Bazıları ödül almak için yazar. Ama ne Mario ne Gabriel ödül almak için yazar. Her ikisi de samimiyet ve içlerinden gelen dürtüyle yazarlar. Üstelik ne Kafka, ne Tolstoy, ne Proust hiçbirisi Nobel almadı. O halde niye şikayet edeyim ki?"

Llosa kızının hesabından duyurdu Perulu yazar Mario Vargas Llosa, kızı Morgana’nın twitter hesabından yayınladığı mesajda 50 yıllık dostu Carlos Fuentes’in ölümünden duyduğu derin üzüntüyü dile getirdi.

"Carlos Fuentes’in ölüm haberini almak bana çok acı veriyor. Onu elli senedir tanıyordum, bu süre içinde asla hiç eksilmeyen dostumdu" diyen Vargas Llosa, "Carlos Fuentes, çağımızın tüm büyük politik problemlerinin ve kültürel gerçeklerinin güzel dilli tanığı olan büyük bir eser bıraktı" diye devam etti. (dha)


 


Mülksüzler - Ursula K. Le Guin

Birçok ütopik/distopik roman gibi tamamen iyimser/karamsar bir tablonun çizilmediği bir roman, Mülksüzler. Felsefeden, bilime birçok konuyla harmanlanmış bir ütopya ve onun öncesinde bırakılan bir Dünya karşılaştırmalı olarak okura sunulmuş. Ayrıca yayınlandığında da bilimkurgu dünyası için önemli iki ödülün de sahibi olmuş kitap.

Kitabın ismi orijinalinde The Dispossessed. Yazar burada Dostoyevski'nin Ecinniler adlı kitabına atıfta bulunmuş. Şöyle ki; Ecinniler'in İngilizcede karşılığı The Possessed; ruhu (şeytan tarafından) ele geçirilmiş anlamına gelmekte. Le Guin de buna karşılık Anarşistlerin ruhu ele geçirilmiş insanlar olmadığı yönünde bir gönderme yapmış. Ki bu gönderme de çok hoşuma gitti.

Kitapta iki farklı Dünya bulunmakta. Biri anavatan olan Urras. Diğeri de Odocuların 150 yıl kadar önce göç ettikleri Anarres. Urras'tan göç etmelerinin nedeni kapitalistlerin/devletçilerin insanları sömürmesi, kadın-erkek eşitsizliğine dayanan temelleri, özgürlüğün olmadığı bir gezegen olması. Odo ne yazık ki romanda bir karakter olarak karşımıza çıkmıyor ama fikirleri her daim okurun önünde duruyor. Odo'nun bir kadın olması da ayrı bir güzellikti.

Odocular, kendilerine daha mutlu bir dünya kurmak için yanlarına eski dünyadan hiçbir şey almadan Anarres'e yerleşmişlerdir. Anarresli bir fizikçi olan Shevek'in kuramını Anarres'in kabul etmemesi üzerine Urras'a gitmesi ve orada yaşadıkları anlatılıyor. Ayrıca da Anarres'teyken, Urras'a gitme fikri doğana kadarki geçen zamanda hayatından bir kesit aktarılıyor yine. Bu gelgitlerle beraber hem Urras'ın hem de Anarres'in iyi ve kötü yanlarını görüyorsunuz.

Hem ütopyanın (devletin olmadığı bir dünya) hem de öncesinin (devletin temellerinin fazlasıyla sağlam olduğu bir dünya) bir ara olması ve her ikisinin de olumlu ve olumsuz yanlarının aktarılması okur için objektif bir değerlendirme imkanı sunuyor.

Arka Kapak
"Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrimi satın alamazsınız. Devrimi yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak."
"Romanım Mülksüzler, kendilerine Odocu diyen küçük bir dünya dolusu insanı anlatıyor. İsimlerini toplumlarının kurucusu olan Odo'dan alıyorlar; Odo romandaki olaylardan kuşaklarca önce yaşamış, bu yüzden olaylara katılmıyor, ya da yalnızca zımnen katılıyor, çünkü bütün olaylar aslında onunla başlamıştı.